The Last Remnant™ İncelemeler

JRPG sevenler kaçırmasın.

Oyunun geneline baktığım zaman karşımda aslında bir hit potansiyeline sahip, ama bunu kullanamamış bir yapım duruyor. JRPG seviyorsanız, PC’de farklı bir seçenek olarak The Last Remnant’ı oynayabilirsiniz.

Oyunun sonunda çıldırarak yaptığım rage quit sonrası yazdığım sinirli incelememi silerek yeni bir inceleme yazıyorum. Square Enix'in beni etkileyen bir kaç mükemmel oyunu var. Dragon Quest VIII The Journey of a Cursed King, Final Fantasy XII ve Final Fantasy X. Bunların arasına katılan yeni oyun ise The Last Remnant oldu. Oyuna başlayacaklar eğer önceden Final Fantasy oynamışlarsa oyunun geçtiği evren ve ırklar çok tanıdık gelecektir. Tanıdık gelmesinin sebebi ise Square Enix'in alt kültürünü fazlasıyla kullanıyor olması. Özenle hazırlanmış şehirleri, sizden yardım bekleyen ve gerektiğinde diyaloglarıyla size yardımcı olan halkı hatta çeşitli düşmanlarıyla sizi içine çekmeyi başaran bir oyun The Last Remnant. Oyunda Rush Sykes adında yerinde duramayan genç bir karakteri canlandırıyoruz. Rush kardeşi Irina'nın bir anlık gözünün önünden kaybolmasıyla beraber hayatını değiştirecek bir insanla karşılaşıyor. Sonrasında ise tahmin edemeyeceğiniz kadar karmaşık olayların içerisine giriş yapıyorsunuz. Oyunun hikayesi halen orjinalliğini koruyarak sizi heyecanlandırmayı başarıyor. Çünkü piyasada bu tarz bir senaryosu olan başka bir oyun olduğunu sanmıyorum. Yaratılan evrenin Unreal Engine 3 ile birleşmesi de renklerin daha canlı olmasını hatta oyunun daha akıcı işlenmesini sağlamış. Turn-based savaş mekaniği üzerine oturtulmuş oyun sizi gerçekten zorlayacak ve strateji yapmaya itecek savaşları içerisinde barındırıyor. Oyunda level kavramı yerine Battle Rank kavramını öne sürmüş Square Enix. Battle rank sisteminin bir benzerini de Elder Scrolls Oblivion'da görüyoruz. Siz ne kadar güçlenirseniz ve ne kadar savaşırsanız karşınızdaki düşman da o kadar güçleniyor. Eğer oyun boyunca kaçarsanız düşmanlar da sizin gibi güçsüz kalmaya devam ediyor. Burada zorluk dengesinde ciddi bir ayar bozukluğu olduğunu söylemek istiyorum. Benim seviyem 50 iken önüme çıkan düşmanı yere rahatlıkla serebiliyordum fakat iki adım sonrasında arkama bile bakmadan kaçmaya zorlayacak kadar zor düşmanlarla savaşmaya başladım. Oyun bir noktadan sonra kabus seviyesinde zorlaştı. Bunu yapmalarının sebebini ise farming yapmaya sevk etmeleri ve 45 saatte bitebilecek hikayenin 150-200 saate kadar çıkmasını sağlamak. Müziklerine değinmek gerekirse oyunun soundtrack'leri albümünü indirip dinletecek kadar kaliteli. Savaş esnasında heavy metal riffleriyle bezeli müziklerin bizi motive etmesi, şehir içinde veya mağarada gezerken sakin müziklerin çalması atmosferi yaşamamıza ciddi katkı sağlıyor. Yapay zeka savaşlarda yer yer sizin açıklarını bulup saldıracak kadar sağlam olabiliyor ama genel olarak konuşmak gerekirse oyun boyunca yapay zekanın saçmaladığını hiç görmedim. Savaşlar hep belirli bir seviyenin altında mücadele olmadan sona ermiyor. Klavye tuş desteğinin yanı sıra Xbox tuşlarını desteklemesi hatta gamepad numaralarını da desteklemesi oyun keyfinizi artıracaktır. Eğer JRPG türünün sevenlerindenseniz, özellikle de Final Fantasy sevdiğiniz oyunlar arasında ise The Last Remnant'ı mutlaka oynamalısınız. Bu harika hikayenin sonunu görmek bile o kadar saat oynadığınıza fazlasıyla değecektir. Oyunun fiyatı indirim olmadan da çok uygun ama indirime girdiğinde kaçırmamanızı tavsiye ederim.