This War of Mine İncelemeler

Oyunun incelemesini, The Little Ones DLC'si ve War Child Charity ile birlikte 2 saat oynadıktan sonra yazıyorum. İncelememi satın aldığım DLC'ler ile birlikte değerlendirmeyi unutmayın. Oyunun esinlendiği konuyu Wikipedia'dan okuyabilirsiniz. Ben biraz oyunun hissettirdiklerinden bahsedeceğim. Hasta olduğunuz zaman sağlığınızın değerini anlarsınız ya? İşte tam o hisse sokuyor sizi. Savaşın ne kadar kötü bir durum olduğunu, savaş boyunca yaşanan psikolojik sıkıntıyı tamamen hissediyorsunuz. Oyuna annesinden ayrı bir çocuk ve bir baba ile bulduğunuz evi toparlayarak başlıyorsunuz. Çocuğun vermek istediği duyguları tamamen veriyor oyun size. Her üzgün bir söz söylediğinde, gözümü doldurmayı başardı Iskra adındaki bu küçük kız çocuğu. Annesini özlemesi, arkadaşlarını özlemesi, savaşın neden yapıldığını anlamaya çalışması, depresifleştiğinde ölmek istemediğini söylemesi; babayı yöneten kişi olarak hissettiğiniz sorumluluk duygusu, yemeyip içmeyip küçük kızın sağlığını ve psikolojisini düşünmek zamanın nasıl hızlı geçtiğini unutturuyor insana -Evet sadece 2 saat oynadım ama bu 2 saat, bana 10 dakikaymış gibi geldi. Saate bakınca anladım 2 saat boyunca oynadığımı.- Oyunda bir kaç gün sonra kapımıza Arica adında bir kız çocuğu geldi (War Child Charity DLC'si sanırım) Bu kız, ailesini kaybettiğini ve beraber kalmak istediğini söylüyor. Kabul edip etmemek size kalmış. Ama Iskra arkadaş sahibi olur diye alıyorsunuz. Arica adındaki bu kız, Iskra kadar olmasa da insanı etkiliyor. Her insanın kendi bio bölümünün olduğunu ve günlere göre güncellendiğini belirtmek isterim. Arica'yı yanımıza aldıktan bir kaç gün sonra yönettiğim baba ile materyal ararken öldüm. Babası öldükten sonra Iskra tamamen defresifleşip her gün ağlamaya başladı. Arica da üzgün olduğundan dolayı Iskra'yı sakinleştirip, teselli edemedi. Ben bu durumda Iskra gibi hüngür hüngür ağlamaya başladığımdan oyunu kapattım. Kısaca savaşın ne kadar kötü ve zor geçtiğini anlamak, hüzünlenmek, zaman geçirmek istiyor iseniz kesinlikle önereceğim bir oyun.

Savaşın siviller için ne gibi sonuçlar doğurduğunu çok sert bir şekilde anlamamızı sağlıyor. Türkçe dil desteği ile atmosferi daha içten hissettiriyor. Ağır, anlamlı, sert ve çok güzel bir oyun. -Modern savaşta bir köpek gibi, hiç bir geçerli sebep olmadan öleceksiniz. (Ernest Hemingway) -Savaşı zenginler çıkarır, yoksullar ölür. (Jean Paul Sartre) Sadece bu iki söz bile oyunu ve oyunda verilmek istenen mesajı anlatır nitelikte.

Asker bir ailenin çocuğu olarak her daim savaşa karşı istek ve arzuyla büyütüldüm. Savaşın atmosferi bize her daim bir askerin gözünden öğretildi ve gösterildi. Fakat bu oyun bize savaşın cephe yüzünü değil, savaşın siviller üzerindeki o berbat tarafını gösterdi. Savaş dendiğinde aklına milliyetçilik, şan, şeref denen zırvalar gelen herkese bu oyunu tavsiye ediyorum. Bu oyun atmosferiyle size savaşın gerçekte ne olduğunu, bir babanın hasta oğlu için neler yapabileceğini, kaçak bir askerin sivil duruma düştüğünde neler yaşadığını, elinde silahı üstünde üniforması olanların savaş sırasında ne gibi insanlık suçları işleyebileyeceğini ve daha bir savaş gerçeğini gösterecek. Her kesimden oyuncunun mutlaka bir şans vermesi gereken nadir oyunlardan. Umarım devamındaki oyunlarda da yapımcı şirket böyle şaheser yapımlara imza atar. Benim için harika bir deneyimdi.

This War of Mine için oyun demek yerine; savaşın ne kadar acı verici olduğunu, aslında kimseye de yaramadığını gösteren bir sanat eseri demek daha doğru olacaktır. Aslında ekrandaki herşey 1 ve 0'lardan oluşan dijital datalar ama attığınız her adımda, o bahsettiğim 1 ve 0'lar ile her etkileşime girdiğinizde insanlığınızı ve vicdanınızı sorgular hale geliyorsunuz. Hiç düşünmeden alın, oynayın.

This War of Mine sık sık bombalı saldırılara maruz kalan bir şehri konu alıyor. Şehir tamamen savaştan yok olmuş etrafta sadece yıkıntılar ve harabeler bulunan bir halde. Savaşın nerede hangi ülkede olduğuna dair herhangi bir bilgi de verilmiyor. Oyuna başladığımızda bize savaşta güç bela hayatta kalmış birkaç arkadaş kontrol edilmek üzere veriliyor. Ayrıca bir barınak ve barınakta yemek,araç-gereç gibi şeyleri yapmaya başlamak için az miktarda kaynak da veriliyor. Gündüz vakitleri oyunda evde geçiyor, evden ayrılamıyoruz buda savaş esnasında dışarıda bulunan sniperlar tarafından öldürülmemek için aslında. Bu sniper arkadaşlar gece aktif olmadığı için, gece vakti çıkıp bize de kaynak bulmak düşüyor. İşte burda oyunun yağmalama mekaniği işin içine giriyor. Geceleri takımdan seçtiğimiz bir arkadaşımızı yağmaya gönderip etrafımızdaki yerlerden gerekli kaynak, yiyecek, ilaç gibi malzemeleri topluyoruz. Tabı bu o kadar kolay olmuyor kimi zaman askerler, kimi zaman asiler, kimi zamanda savaşta hayatta kalmaya çalışan başka insanlarla uğraşmamız gerekiyor. Tabi bu kaynak toplama işini yaparken oyun bize gerekli seçenekler de sunuyor “Hırsızlık”,”Cinayet” gibi. Bu tamamen kişinin oynanışına kalmış. Tabiki bu aldığınız kararların oyunu direk etkilediğini de söylemeliyim.Oynanışdan bahsetmeye devam edersek oyunda yaz-kış döngüsü bile var. Kış geldiğinde erzaklarımızda odun bulundurmamış olmamız, evet karakterlerimizin soğuktan hasta olup öldüğünü bile biz gösteriyor. Karakterleri incelediğimizde birçok karakter olduğunu görüyoruz oyunda. Her biri kendine has özellikleri olan karakterler. Bu özellikler de aslında savaştan önce bu kişilerin ne yaptığı ile ilgili özellikler. Hızlı koşma, aşçılık, iyi pazarlık yapma, iyi dövüşme, sinsilik ve daha bir çok özellik barındıran karakterler bunlar. Hikaye kısmına girersek aslında hikayeden bahsettik gibi ama o ana konu içersinde yaşanan farklı olaylarlada karşılaşıyoruz ve bunların seçimleri de yine bize bırakılmış olaylar. Bir supermarkette silaha sıkıştırılmış bir kadına yardım etmek, çocuğunu kurtarmaya giderken sniper tarafından vurulmuş bir adam vs. Bunlar o kadar iyi yerleştirilmiş ki gerçekten orda o kişileri yardım etme ihtiyacı hissettiriyor oyun. Oyundaki craft sistemine gelirsek, aslında oyundaki en sıkıntılı kısım denebilir bence. Çünkü yapabileceğimiz eşyalar fazla çeşitli değil aynı şekilde topladığımız materyaller de. Ama topladığımız her materyalin ayrı bir önemi var. Ki bunları toplarken bile yağma sırasında oyun bize gittiğimiz yerdeki herşeyi almaya izin vermiyor. Çünkü yolladığımız arkadaşımızın da bir taşıma sınırı var. Buda bizi kaynak toplarken bile bazı şeylerden feragat etmek zorunda bırakıyor. Grafikler ve müziklere gelirsek, grafikler 2D de diyebiliriz 3D de ikisinin arasında denebilir aslında. Mekanlar mükemmel hazırlanmış. O post-apokaliptik havaya sokuyor oyuncuyu. Müzikler ise gerçekten mükemmel. Oyun bize radyo yapma olanağı veriyor ve oyun esnasında o radyo’yu açıp karakterlerimizin de psikolojisine katkı bulanmamıza olanak sağlıyor. Kesinlikle denenmesi gereken bir oyun olduğunu düşünüyorum. Türe, hikayeye, atmosfere ilginiz varsa düşünmeden alabilirsiniz. [9]/[10]

Herkese Merhaba, This War of Mine ile ilk olarak mobil platformda tanıstım ve kesinlikle almaya değecek bir oyun olduğunu fark ettim. Oyun açıkçası beni çok etkiledi. Savaşı hiç böyle gösteren bir yapımla karsılasmamıstım. Bütün o ruhsal çöküntü hayatta kalma mücadelesi her şey çok iyi işlenmiş. Yaptığınız her şey karakterlerinze yansıyor ve kötü şeyler yaptıysanız kendizi gerçekten kotu hissediyorsunuz. Karakterlerden ara sıra çıkan konusma balonları size kendizi sorgulatıyor. Örneğin yaşlı bir çiftin evine gidiyorsunuz. Adam karım hasta lütfen bizi soyma diye yalvarıyor. Fakat almak zorunda kalıyorsunuz yasamaya devam edebillmek birkaç gün daha ilerleyebilmek için. Eve döndüğünzde karakter ben ne yaptım nasıl yasayacaklar bu kadar az yıyecekle tarzı tepki veriyor ve sizde hüzünleniyorsunuz (öyleki artık gittiğiniz evlerde evdeki insanların durumuna göre dolaptaki yiyeceklerin hepsini almamaya başlıyorsunuz. ) diğer arkadaslarınız size sitem ediyorlar bunların hepsi psikolojik bir baskı hissettiriyor. Bu arada sag altta karakter resimlerinin üzerlerindeki ''bio'' yazısına tıklayarak karakterlerin gecmişleriyle ilgili bilgi alabiliyor, son yasanan olaylarla ilgili kendi yorumlarını görebiliyorsunuz. İşler çok kötüye giderse karakterler kaçıyor, intihar ediyor ve emin olun ekranda o yazı cıkınca içiniz titriyor sizde bir etki bırakıyor. Hatta oyun bitince karakterlerin akıbetleri hakkındaki yazıya bir 5 dk huzunlenerek bakacaksınız büyük ihtimalle. Yaşamak için her gece belirli mekanlara kesfe cıkıyorsunuz karakterleriniz yoruluyor hastalanıyor bazen yaralanıyor. Psikolojisi bozulanları konusarak kendine getirmeli evinizi soygunculara karsı korumalı ciddi bir ilerleme için silah edinmelisiniz. Bunların hepsine çözüm bulmalı ve yaşamak için eliniz boş dönmemelisiniz. Ancak yarının kesinlği yok. Oyunun açılışındakı sözle bitirmek istiyorum. Okuduğunuz için sağolun. Umarım kafanızda oyunla ilgili bir şeyler oluşturabilmişimdir. =Modern savaşta hiçbir neden olmaksızın hepiniz köpek gibi öleceksiniz... Ve ahanda buraya bazı taktikleri size şey ediyorum. Eğer ben her şeyi kendim keşfetmek istiyorum diyorsanız okumayın, diyerekten de uyarayım. >>Karakteriniz gece ölürse ertesi güne başlamadan hemen oyundan çıkıp tekrar girin bir önceki günden başlayacaksınız. >>Kiliseye gidin, takasçı dayının yanındaki merdivenden aşağıya inin solda bir oda var oda da ki eleman bazen içeride oturuyor bazende hava almalıyım diye dışarıya çıkıyor dışarı çıkıp arkasını döndüğünde (Üstteki dayı aşağı inerse onunda arkası dönük olmalı) odaya girin ilk dolabı açıp içerisinden istediğinizi alın.İtemler her gün yenileniyor. >>Üstteki olayı kaptıysanız dolaptaki bütün ilaç ve sargı bezlerini alıp ertesi gece garaja gidin. Babam hasta ilaç varmı diyen adamla takas yaptığınızda sargı bezi ve ilaca çok şey verecektir. >>Belki keşfetmemişsinizdir diye yazıyorum bunu bıçakla dolaba saklanırsanız yanınızdan duşman gecerken kafa ve bıcak resmi çıtığında saldırırsanız tek atarsınız. (Bu sessizdir diğerlerini çekmez.) Gürültü yapıp düşmanları tek tek çekerek taktik kasabilirsiniz. >>Bunu da belki fark etmeyen vardır diye yazıyorum. Gündüzleri yorgun(derecesi önemli değil) bir karakteriniz varsa yatağa yatırırsanız belli bir süre sonra dinlenmiş olarak kalkar. Eğer günün bitmesine bu süre kadar varsa yada daha fazlaysa günü erken bitirdiğinizde de bu olay işe yarar.

Fikir güzel mekan güzel ama bayıyor kısa bi zamandan sonra. Memlekette savaş çıkmış, kışın ortasında g.tümüz donuyor odun kömür yok mobilya yakıyoruz evde ısınmak için, itin evladı kahve içemiyorum diye depresyona giriyor. Senin derdini s.keyim millet aç aç.

[i] Bende bu kadar derin ve duygusal bir iz bırakmayı başaran tek oyun. [/i] Diğer tüm savaş oyunlarının aksine, asker olarak değilde savaşta hayatta kalmaya çalışan siviller olarak oynuyoruz. Oldukça depresif bir oyun, bazen ağlamamak için kendinizi tuttuğunuz, bazense sebepsizce mutlu olduğunuz bir oyun. Oyunun grafikleri ise diğer tüm oyunlardan farklı olmasına rağmen gözünüze batmıyor ve ya rahatsız etmiyor. [b] [i] Hikaye [/i] [/b] Oyunda siz, devlete karşı ayaklanan isyancılar ve isyancıları kontrol altına almak için uğraşan ordunun sebep olduğu iç savaşta arada kalmış sivillersiniz. Hayatta kalmak için yiyeceğe, ilaçlara ve malzemelere ihtiyacınız var. [b] [i] Oynanış [/i] [/b] [list] [*] Oyuna başlarken 3 ya da 4 karakterle başlıyorsunuz. Her karakterin kendine ait özellikleri var. [*] Şu an başlayabileceğiniz 2 farklı ev var. -Gelecekte update'le farklı evler gelebilir.- Başladığınız ev savaş bitene kadar karakterlerinizin barınağı olacak. İlk başta evde kırık dökük yerler, yıkıntılar, içinde hala loot bulunduran kilitli/kilitsiz dolaplar var. İlk gününüzü evinizi temizlemeye, evdeki tüm lootları almaya ayırmak en iyisi. [*] Her akşam, saat 8 olduğunda karakterlerinizden birini scavenge'e çıkarabilirsiniz. Böylece şehirdeki farklı yerlerden yiyecek, malzemeler, odun, silahlar ve ilaçlar bulabilirsiniz. Fakat dikkatli olmalısınız, bazı mekanlarda sizi öldürmek isteyebilecek insanlar olabilir. [*] Bazı geceler soyguna uğrama tehlikeniz var, her gece en az bir kişiyi nöbette bırakmak sizin için en iyisi. [*] Başka sivillerle takas yapabilirsiniz, hatta bazı günler sabahları kapınıza bir takascı geliyor fakat özelliği 'pazarlıkçılık' olan Katia karakterini kullanmadığınız sürece takasta kazık yiyorsunuz. Mesela takasta [i] bir konserve yiyeceğe karşılık bir konserve yiyecek alamıyorsunuz. [/i] [/list] [b] [i] Oyundaki eksikler [/i] [/b] [list] [*] Oyunun combat ağırlıklı olmadığını biliyorum, fakat size şunu söyliyebilirim ki oyundaki combat'ta bazı eksiklikler var. Örnek; Military base'desiniz. Tüm silahlarınızı topladınız geldiniz tüm askerleri öldürüp lootlamak için. Merdivenlerden yukarı çıktınız, etrafı gözleyen adam sizi farketmedi, arkasından bıçakla tek aldınız. Şuana kadar herşey iyi, güzel. Sonra, hala merdivenin başındayken alt kattaki askere silah doğrultuyosunuz, askerler sizin orada silahla merdivenin başında beklediğinizi biliyorlar fakat hala salak gibi üst kata koşuyorlar, sizde orda merdivenin başında dikilip üst kata çıkanı direk indiriyorsunuz. Bazen zekilik yapıp, [i] 'Yukarıda birisi var, en iyisi burada bekleyip bu bölgeyi koruyayım.' [/i] diyenlerde var tabii. Hatta sanırım şu ana kadar gördüğüm en zeki asker, beni gördüğü gibi bodrum kattaki asker arkadaşlarına koşup haber verendi sanırım. Sonra 3 kişi birlikte bana dalmışlardı. :( [/list] [b] [i] Bonuslar -Spoiler Alarmı- [/i] [/b] [list] [*] Oyunda beni en çok üzen an: Garaja gitmiştim, o süreçte evdeki karakterlerim baya açtı ve yemek bulmakta zorluk çekiyordum. Garajda da bir oğlan ve onun hasta yaşlı babası yaşıyor, gittiğimde oğlan babası için ilaç istedi benden, bende bir tane ilaç verdim fakat bir ilaç karşılığında alabileceğim yemekler yeterli gelmedi. Bende gidip oğlanı öldürdüm, üstündeki herşeyi alıp kaçtım. -Evet biliyorum iğrencim :( - Bir sonraki akşam geriye kalanları toplamak için gittiğimde yaşlı adamı yatağında ölü buldum. [*] Oyunda beni en çok mutlu eden an: Süpermarkete gittim, yanımda bıçakta vardı. Arkadan bıçakla tek atabilen bir karakterle gelmiştim, süpermarkette de bir asker bi kıza tecavüz etmeye çalışıyordu, arkadan askere tek attım, kız kaçtı kurtuldu bende beleşe ak-47, 20 mermi ve içki sahibi oldum. Hem evdeki tüm karakterlerimin morali yükseldi hemde ak-47 ile birçok yerden güzel loot topladım. :> [i] Okuduğunuz için teşekkür ederim, umarım size oyun hakkında biraz bilgi verebilmişimdir. ♥ [/i]

Savaş konulu oyunlar arasında farklı bir yerde duran, savaşın soğuk yüzünü oyuncunun yüzüne net bir şekilde çarpan bir yapım. Öldürmekten sıkılan herkesi bu hayatta kalma mücadelesine davet ediyorum. (Çok resmi oldu be.)

Oyunda 100 saati devirdikten sonra artık herşeyi yalayıp yutmuş olarak oyun hakkında şunu söyleyebilirim ki 2d oyunları sevenler varsa aranızda kesinlikle deneyimlemeniz gereken bir sanat şaheseridir. Oyun ilk başlarda zor gelse de zamanla haritalara mekanlara alıştıkça daha da kolaylaşmaya başlıyor ve nereye hangi alet edevatlarla gitmeniz gerektiği ve nasıl bir strateji kurmanız gerektiğini zamanla kafanızda planlamaya başlıyorsunuz. Oyunda size hayat kurtaracak bir kaç bilgi vereyim; -Kimi haritalarda takas imkanı oluyor. Bunları mutlaka değerlendirin. Çünkü haritayı didik didik etsenizde bulamayacağınız kimi eşyalar bu adamlarda olabiliyor. -Yemek yeme konusuna gelirsek oyundaki karakterleri düzenli olarak 2 günde bir yemek yedirin. Nedenine gelirsek gün başladıktan sonra Oyuncunun bio kısmında ilk defa aç yazıyorsa bu iki gün sürer. Yani ikinci günde de aç yazar. İlk günde de yedirseniz ikinci günde de yedirseniz adamımız doyacaktır. 1in 2nin hesabını yapma demeyin yaklaşık 40 gün süren bir savaştan bahsediyoruz. Bir adamı 20 defa beslemek var 40 defa beslemek var.. Şansen ben 4 gün boyunca aç bırakıyorum ve çok olduğu zamanın son gününde 2 defa yemek yediriyorum. Tavuk ve havuç gibi gıdalarla kesinlikle beslemeyin çünkü bunlardan yemek yapıyorsunuz ve iki katı verim alıyorsunuz. Şahsen ben adamlara bir kez olsun tavuk yedirdiğimi hatırlamıyorum belki acemilik zamanlarımda. -Malum oyunun daha 2. 3. günündeyken hırsızlar girmeye başlıyor evimize ve çaldıkları yetmemiş gibi bir de adamlarımızı yaralıyorlar. Oyundaki en büyük sıkıntılarımızdan birisi bu. Bunun da şahane bir çözümü var. Gedikleri kapatmak ya da alarmlı kapı ne yazık ki bunlara çözüm değil. En fazla yatıştırır. Çözüm erken silahlanmak. Eğer evde silah ve mermi bırakırsanız karakterlerin hiçbirinin kılına dahi zarar veremeyecekleri gibi elleri boş dönerler. Erken nasıl silahlanacağız derseniz oyunun başlarında çıkan askeri üs bölgesini talan etmemiz gerekecek. Biraz zor olacak ama burayı ele geçirirseniz size ve 7 ceddinize yetecek kadar malzeme bulabilirsiniz. 10-15 silah 200e yakın mermi 10-15 konserve bolca yarabandı ilaç ve malzeme burda var. Sırf burdan aldıklarınızla takas yaprak kafadan 2-3 kişilik bir evde 20 gün huzur içinde yaşarsınız. Bu haritaya girerken bir levye ve 3 testereye ihtiyacınız olacak ama dikkat edin bu haritadayken öleyim demeyin çünkü en zor harita! Bölgede sizi kesmeyi bekleyen 8 asker var. -Elinde silah olan herkesi öldürebilirsiniz oyuncumuz bundan dolayı depresyona girmez ama savaş mağdurları ve yaşlılara sakın dokunmayın ve onlardan birşey çalmayın. Öldürdüğünüz birisinin üzerinde ne varsa alın sonra gelir alırım yerim yok derseniz tekrar geldiğinizde cesedi de eşyaları da bulamazsınız. Bu nedenle çantada yeriniz kalmadıysa adamdaki eşyları alıp başka bir köşeye bırakıp sonra gelince onları almanız en garanti çözüm. -Eğer oyunu duygusal bir şekilde oynayıp kimseden çalmayacağım ve hiçbir masumu öldürmeyeceğim felsefesini edindiyseniz ''sessiz ev''e girmeyin. Çünkü alacağınız hiçbir şey yok. Ama çalarım ben adam depresyona da girse no problem derseniz zahmetisz bir şekilde sizi zengin edecek bir bölge. -Sizden yardım isteyenler varsa ve imkanınız varsa mutlaka yardım edin. Genellikle yaptığınız iyiliğin karşılığını aradan zaman geçince fazlasıyla ödüyorlar. -Karakterler ilgili çoğu bilgi çeşitli sayfalarda yazar ama heryerde bulamayacağınız bir bilgi isterseniz Anton varsa eğer elinizde fare tuzaklarını buna hazırlatın. İnanılmaz derecede hızlı bir şekilde fare yakalıyor. -Eğer oyunda kış hakimse biliyorsunuz ki su üretemiyoruz. Bunun için dışardan kar toplayıp ocakta bunları eriterek daha hızlı ama daha maliyetli bir şekilde su üretebilirsiniz. Hızlı topluyor diye gidip 100 tane toplamaya çalışıp adamı yormanızın bir alemi yok. Bir seferlik 15-20 tane toplasanız tüm kış götürür sizi.