SUNLESS SEA İncelemeler

Oynadığım oyunlar arasında hikayesi en sürükleyici oyunlardan biri. Evrene alışması zor ve dili biraz ağır. Ama bir müddet sonra alışıyorsunuz.

gemi çok yavaş hareket ettiğinden ve oyunun hızı arttırılamadığından tavsiye etmiyorum.

kesinlikle alıp oynanması gereken bir oyun, müzik, ambiyans, renk paleti, hikayelerdeki egzantrizm... tam kahveyi yapıp başında vakit geçirmelik. %80 hikaye okumaca %20 combattan kaçmaca:) o yalnızlığı ve keşfi hissedeceksiniz. en büyük ve tek sksi yanı : roguelite oyun mekanizmasına sahip ancak tekrar oynanabilirlik maalesef zayıf, çünkü hikayeler ve harita hep aynı (haritada ufak tefek değişiklikler oluyor ama yeterli değil). senede bir defa açıp 4-5 saat gömüp kapatmalık.

Oyunu az oynadım çünkü kesinlikle bir rehber, yönlendirme şart. Oyunu öğrenemediğim için azıcık oynayıp, hatta oynamadan sadece yazı okuyarak- çıktım ve bir daha girmedim. Oyunun atmosferini güzel anlatan daha yeterli Türkçe yorumlar var. Bu yorumu onlara ilaveten yazıyorum: İngilizce düzeyiniz iyi de olsa bence kesinlikle bir rehber şart yoksa benim gibi oyunda hareket bile etmeden 2 saat yazı okursunuz. Okuması da ayrı bir zevk tabii ama ben onca okumaya ve anlamaya çalışmama rağmen tek doğru bir hareket sergileyemedim ve oyunu kapattım. Yorumlarda bahsedilen atmosfer anlatısı, oyunun tercihlere ve maceraya dayanması doğru ve gerçekten çok güzel. Hatta her bir satırı okumak da çok keyifli. Yalnız dediğim gibi oyun başlangıç için çok zor, bence imkansız. Yine de oyunu sevmiştim, kaliteli bir yapıt. Bu noktada düşünülmesi gereken şey, ilerleyebileceğinizden bile emin olmadığınız bu oyuna 10 USD vermek olmalıdır. Malum... oyun 10, 20 tl iken çok düşünmüyorduk bunları.

Oyunu tavsiye etmekle etmemek arasında gidip gelsem de oyun kötü bir oyun değil. Gotik ve Lovecraftian bir atmosferi, güzel hikaye ve diyalogları, basit ama hoş grafikleri, müzikleri oyunun artıları olarak sayılabilir. Ancak bazı konular var ki oyundan gerçekten soğutuyor. Bunlardan en önemlisi oyunun aşırı derecede ağır ilerliyor oluşu çünkü gemimiz çok yavaş. Belli adalar arasında sürekli gidip gelmemiz gereken durumlar oluyor ve bu kadar yavaş bir gemiyle bu can sıkıcı olabiliyor. En başta karşıma ne çıkacak acaba diye keşif duygusuyla yola çıktığınız için bunu çok sorun etmiyorsunuz ancak bir yerden sonra bu durum insanı yormaya başlıyor. Geminizi geliştirip daha iyi motor, silahlar vs alabilirsiniz ancak bir diğer sorun da burada başlıyor; Kaynak Yönetimi. Kaynak yönetimi bu tarz oyunlarda aslında oyuna zevk katan bir unsur olsa da gemimiz benzini, ekibimiz de yemekleri adete sünger gibi emdiği için bunlara para harcamaktan kenara para atıp da upgradeler için kolayca para biriktiremiyorsunuz. Yine de bu çok büyük bir eksi sayılmaz, kaynaklarını iyi yöneten bir kaptan olursanız para biriktirmek mümkün, ancak kolay değil. Herkes oyunun çok ağır bir İngilizcesi olduğunu söylemiş ki bu doğru. Gerçekten ağır bir dili ve çok fazla okunması gereken diyalog ve bilgi var. Eğer oyunlarda herşeyi okuyan inceleyenlerden değilseniz bu oyun pek de size göre olmayabilir. Zira okumadan, içeriği anlamadan oyunu oynamanın çok da anlamı kalmıyor çünkü oyun hikaye ağırlıklı bir oyun. Bunlar dışında bazı görevlerde oyunda ne bir yönlendirme ne bir ipucu oluyor, bu da bazen ne yapacağınızı bilmemeye veya hiç beklenmedik ölümlere veya kaynak kaybına neden olabiliyor ki bu da bizi başka bir soruna götürüyor; Permadeath. Evet oyunda permadeath mekaniği var yani ölürseniz herşeye en baştan başlamak zorunda kalıyorsunuz. E bu kadar belirsizliğin olduğu, yanlış bir diyaloğu seçtiğinizde veya bazı durumlarda şans eseri ölebileceğiniz bir oyunda herşeye en baştan başlamak can sıkıcı oluyor. Hele ki 15-20 saat oynayıp geminizi geliştirip iyi bir mürettebat toplayıp engin denizlere açılacağım derken bir anda sürpriz bir şekilde ölünce insanın en baştan başlayası gelmiyor. Oyunda aslında manuel save sistemi var ancak bunu kullanırsanız oyundaki achievements lerı açamıyorsunuz. Tüm bunlara rağmen oyunun atmosferi, karşınıza ne çıkacağını bilmemenin verdiği gerginlik, içerik zenginliği için oyunu yine de indirimde alınıp oynanmasını tavsiye ediyorum. İyi oyunlar.

Bu oyunla ilgili bilmen gereken birkaç şey var hacı Birincisi oyunun ana mekaniği okumak. Ona göre satın al. İkincisi çok yavaş bir oyun. İçeriği falan geç, oyunun özü yavaş. Üçüncüsü de kurgu ve hikaye örgüsü o kadar başarılı ki kitlenip kalıyorsun başına. Böyle sinsilik yok yani. Biraz zaman tanıman sadece. Dediğim gibi çoooook yavaş başlıyor, ama az çok olayı çakınca bırakamıyorsun. Atmosferi mükemmel çünkü. Oyunun dünyasına çekiliyorsun ve kalakalıyorsun orada. Bunu da yaklaşık 11 saatlik (!) bir oyun seansından sonra yazıyorum. Kar nedeniyle yüksek lisans dersleri iptal olunca kendimi kaybetmişim.

Oyun güzel benim hoşuma gitti.Maceramı o kadar değil ama yola çıkarken hep bir korku hasıl oluyor yolda karşıma ne çıkar yaratığı olsun korsanı olsun yiyecek bitede aç kalırmıyız? yakıt biter mi? mürettebat kafayı yerde bir birini mi bıçaklar,liman var mı,varsa yakıt ve yiyecek satıyorlar mı ? onuda geçtim para var mı ? vs vs birde limanlarda değişik görevler var yanlış yaparsanız oyunu bitiveriyor ansızın :D ama bir düzen tutturdunuz mu oyunu kavradınız mı oyun basitleşiyor akıcı hale geliyor.Eğer zubmariner dlc sini aldıysanız bir limanda geminiz deniz altıda oluyor denizin üstünü bitirdikte altı kaldı diyorsunuz :D gemiyi geliştirebiliyorsunuz silahları da ama ilk geminizle giderken hit&run tarzı yapmanız lazım yada sadece topuk deyip kaçmanız gerek :D nihayetinde oyun güzel alınır oynanır :D

kuş bakışı, çok fena ingilizce bilgisi gerektiren (gerçekten), çok zevkli bir oyun (amacını çözemedim), (oyunu oyamayı becerebildiğiniz taktirde ingilizceniz çok fena gelişecektir), kimsede türkçe bişiler yazmamış (ben görmedim), oynayın işte çok zevkli, (bir kaç kişide doğru düzgün yorum yazsın) :)

Arkadaşlar selam; bu ilk oyun incelemem, o yüzden biraz höldür höldür olabilir kusura bakmayın. (İçinizden ulan hepi topu iki saat oynamışsın, ne yazacaksın dediğinizi duyar gibiyim?!) Benim söylemek istediğim özetle doksanlarda ucundan masa üstü FRP'ye falan az da olsa bulaşmışsanız, bu oyunu benim gibi seveceksiniz. Başka bir evrende geçen, tam olarak bilmiyorum siz gençler nasıl diyorsunuz ama steampunk ve indie arası bir oyun. Hele hele biraz edebiyata da merakınız ve en azından 7 senelik bir anadolu lisesi maceranız varsa hikayesinin de o fantastik kitaplarda geçen evrenler kadar güzel olduğunu göreceksiniz. Neyse çok Türkçe kaynak yok zaten bu oyun hakkında, hadi biraz da siz yazın ben okuyayım diyorum ve sizi Fallen London'ın müziğiyle başbaşa bırakıyorum. Hadi eyv!

Oyun hikaye bazlı; korku ve gotik atmosfere sahip bir keşif oyunudur. Hikaye tabanlı olmasından ve tek desteklenen dilin ingilizce olmasından ötürü ingilizce bilgisi gerekmektedir. Hatta çoğu durumda ingilizce bilseniz dahi oyunun sağladığı bilinmezlikten ötürü "aa ben neden öldüm ki şimdi" diyebileceğiniz çok fazla durumla karşılaşacaksınız. Görece akıcı bir oyun için "sunless sea wiki" sitesini bir yanda açık tutmanızda fayda var. Oyun kuş bakışı olarak sahip olduğunuz gemiyle bulunduğunuz yer altı denizini keşfetmeyi ve burada hayatta kalarak seçmiş olduğunuz bireysel hedefleri gerçekleştirme çabanızı içeriyor. Oyun sağlamış olduğu 10'larca farklı toplanabilir eşya ve farklı sayaçlarla (en temel sayaçlar: korku, yakıt ve yiyecek) tam anlamıyla bir ticaret oyunu durumunda. Hayatta kalmak için sayaçları ve toplanan materyalleri sürekli olarak kontrol etmeniz ve stratejinizi buna göre belirlemeniz gerekiyor. Risk almadan oynanmadığı gibi ölen her karakterin artık bitsin bu işkence lütfen demenize rağmen sizi tekrardan oyuna çağıran bir kumar masasından farksız. Bu yönüyle eski zor ama eğlenceli eski 2D oyunlarını anımsatıyor. Oyun sürekliliği tamamiyle sizin dikkatinize, risk unsurlarını ne kadar düşük tutabildiğinize ve oyunu öğrenmenize kalıyor. Unutmayın ilk kaptanınız ölecektir fakat ondan sonrakiler başarıya ulaşabilirler...