The TakeOver İncelemeler

güzel bir oyun ama sıkıntılı bir oyun ateşli vuruş yapınca canının gidiyor saçmalık oyun dışında kızınızı kaçırıyorlar ve onu kurtarmaya çalışıyorsunuz 6/10

Yorumlara bakınca ben hariç neredeyse herkeş beğenmiş ama ben hiç beğenemedim.. Tam olarak sebebine başlamadan önce beğenmememin sebebini sadece 90'larda doğanlar ve atari ile haşır neşir olanlar ne demek istediğimi anlayabilir. Şimdiiiii tam olarak sebebine gelirsek eğer : -Eskide Atari salonlarında jeton harcadığımız ve atarilerimizde evde oynadığımız "Mighty Final Fight" isimli oyununa birebir benzetmek istemişler ama bunu becerememişler.. Ömcelikle bu bahsettiğim "Mighty Final Fight" isimli oyun o yıllarım atari salonlarının ve evlerdeki atarilerin başlıca dövüş oyunlarından birtanesidir.. Oynayıp da beğenmeyini bulamazsın.. O yıllarda çıkmış klasikleşmiş olan "Contra" ve "Super Mario" neyse bu kendi başına bir klasikleşmiş oyundur.. Kısaca bu "Mighty Final Fight" isimli oyundan bahstemek gerekirse; baş karakterlerden "Haggar", "Cody" ve "Guy" olmak üzere 3 kişiyle oynayabilieceğiniz, ilerlemeli ve bir kızı kurtarmakla ilgili hiakyesi olan bir arcade oyundur.. -Gelgelelim bu bizim "The TakeOver" isimli oyun buna benzetmek hikayeş hem oynayış hem karakterler yönünden ama becerememeiş.. Nedenleri ise: --- Oyun bir hikayeye barındırılmamış yani ne konuşma var, ne hikaye var dümdüz oynuyorsun o kadar.. Sadece adam dövüyorsun o kadar.. --- Oynayış bakımından zor olmuş yani o 90 lı yıllarda yapılan oyun bu oyundan daha zevkli ve oynanabilir halde.. Bu ise kasıntı olmuş.. Arkandan bir adam gelince sen önden vururken o seni kolayca vurabiliyor.. Ama 0 90 lı yıllarda ki olan da böyle bir saçmalık yoktu.. --- Grafikler yönünden 90 lı yıllardakine oranla güzel olmalı ki olmuş da ama daha da bir farklılık katıp öne çıkarabilirlermiş.. --- Karakterlerin 90 lı yıllarda ki oyuna çok benzemesi ama oyunda hikaye olmadığı için kim kimin neyi ya da bunlar nedir k?? soruları veremediğiniz için oyun sizi kendine çekemiyor.. --- Bölümleri başta seçmek de saçma olmuş yani istediğin bölümden seçip başlıyorsun ve ilerlemenin bir anlamı kalmıyor bunu da neden yapmışlar anlamış değilim.. Özetlemek gerekirse benim bu oyunu beğenmememin sebebi daha önceki 90 lı yıllarda ki versiyonunu 10 kere oynayıp bunu ondan daha iyi göremem sebebinden kaynaklanıyor.. Yoksa bu oyuna her kim oynarsa oynasın "aa ne güzel farklı güzelmiş" diyebilir ama benim için eski oyundan kopyalanmış bir başarısız bir yapım olmuş.. Fiayt bakımından oyun ideal alınabilir ona lafım yok ama oyunun zevk verme kısmı benim için hüsran verici olmuş.. Sadece "Bir" bölüm oynadım ve sıkıldım devam edemedim daha.. Belki "Erken Erişim" oyunu olduğu için böyledir ama nebilim olmamış.. Eskisi oynayanlar ne demek istediğimi anlayabilirler.. Çok merak edenler için https://www.youtube.com/watch?v=9nF_yMn2pXc link koydum buraya YouTube dan izleyebilirsiniz.. Anlayın beni nooluurrrr olmamış bee bakın şu "Mighty Final Fight" müzikleri bile daha güzell ahh ahh.. Ne varsa eskilerde var..:)

2 kişi oynamak için tuş ayarlarını yapamadım. Coop oynamadıktan sonra ne ne işe yararki. Adamlar 1 senedir bu sorunu çözmemiş. 2 kişi oynanmıyor kardeşim. Atadığım tuşlar çalışmıyor tam bir zulüm

Souls oyunları güzel saygı duyuyorum ama her oyunda gitmiyor bu sistem. Bu tarz bir oyunun relax oynanması gerekli. Öldüğünüzde sürekli en başa atıyor, saçma bi salın kardeşim artık.

90lı yıllarda çıkan ilerlemeli dövüş oyunlarının günümüzdeki işlerinden biri olmuş. İlham aldığı oyunlar türün öncüleri olan kaliteli yapımlardı. Öncelikle oyunu beğendim. Görsel tarzı gözüme iyi göründü. Animasyonlar ise belli bir kalitenin üstünde olmuş. Vuruş hissi kesinlikle var. Böyle bir oyunda vuruş hissi olması gerekiyordu. Oyunun tek eksiği arayüzün kötü olmasıdır. Oyun içinde Q tuşuna bastığınızda oyunun tuş ayarları menüsü çıkıyor. Menüdeyken Esc tuşuna bastığınızda oyun kapanıyor. Bu sorun dışında oyun güzel ve tavsiye ediyorum.

SOR hayranlarının yıllardır beklediği SOR4 'ün ateşini bir nebze söndürsün diye çıkarılan bir oyun nasıl SOR4 'ün çıkmasını sağladı ve SOR benzeri olarak çıkan bir oyun nasıl SOR4 'ün ilham kaynağı oldu. Oynayıp şahit olun derim. Kesinlikle bütün övgülerini hak eden bir oyun. İlerlemeli dövüş (beat' em up) hayranlarının kesinlikle oynaması, kütüphanesinde bulundurması gereken bir oyun. Umarım SOR hayranlarının özlemini gidermek için çıkarılan bu oyun devam oyunlarıyla güzel bir seriye dönüşür, hak ediyor çünkü.

Oynadığım en kötü beat'em up oyunu olabilir. İlk bölümden sonra sizi hiç eğlendirmiyor ve son boss a kadar neredeyse her şey aynı. Kıytırık farklı iki bölüm yapılmış o da aşırı basit olmuş. Bu türü oynayacaksanız emulatorden eskileri tekrar oynayın ya da yeni Streets of Rage i oynayın daha iyi.

Az bilinen ve oynayanı az olan bir oyun şahsen beni de o kadar cezbetmese dahi, güzel vakit geçirdim kontroller biraz eski kalmış diyebilirim. Oyuna puan verecek olursan 70/100 diyebiliriz. Görsellikler iyi türkçe dil olsaymış tadından yenmezmiş. Pelikan13 games pls next game turkısh language add.

Oyunu indirimde aldığımı ve fiyat kalite olarak değerlendirdiğimde beni fazlasıyla tatmin etti. Oyun 90'lı yıllarda atari salonlarında oynanan ilerlemeli düşmanlara karşı tekme,yumruk, ve kombo mantığında, her bölümün sonunda büyük düşmanla karşılaşma mantığında, çizgi film gibi çok ufak bir hikaye eklenmiş cici bici bir oyun olmuş. Oyununda eksi olarak değerlendirebileceğim unsurlar: -Evet her bölüme özel farklı düşman tasarımları yapılmış, ancak bu durum aynı düşmanları tekrar tekrar kesme hissinden ne yazık ki kurtarma konusunda yeterli olmamış aynı tasarımlı düşmanlar çok fazla kendini tekrar ediyor en azından bu düşmanların kıyafet renkleri veya saç renkleri farklı olsa çok daha güzel olurdu. -Oyunda yerlerden aldığımız silah çeşitliliği çok az bunların sayısı arttırılsa oyuna renk getirirdi. -Oyundaki ana karakterlerin sayısı arttırılabilir. -Oyunda diğer oyuncularla online eşleşme özelliği getirilebilir. Günümüz şartlarında artık bir çok oyun online modu getiriyor.

~ Noldoist TV Steam Küratör Sayfam: https://store.steampowered.com/curator/32256332/ ~ Sizi bilmem ama Türkiye’de arcade kültürünün son dönemlerini yaşamış birisi olarak kendimi bazı açılardan şanslı sayıyorum. Jetonları ardı ardına atıp, ailemi çılgına çevirdiğim arcade makinelerinde Metal Slug, Captain Commando oynadığım günlerin tadı bir başkaydı açıkçası. Tabi o zamanlar iyi de oynamadığımdan jetonlar su gibi akıp gidiyor, ben inat ettikçe de bu batağın içine düşüyordum. Bahsettiğim bu atmosfer ve kültür, beat’em up türünün de değişmesi ve hatta eski oynanışın ölmesiyle son buldu elbette. Captain Commando’dan bahsetsem ve Captain Commando’Nun Capcom’un ilk karakteri olup, Captain ve Commando’nun ilk hecelerinden Capcom’a isim verdiğini söylesem kaçınızın gözleri yaşarır? Bu oyuncuların suçu değil elbette, zamanla beraber trendler, konsollar ve teknoloji değişti, side-scroller dediğimiz beat’em up’lar geride kaldı. Final Fight’lar, Streets of Rage’ler, Knights of the Round gibi arcade güzellikleri de rafa kaldırıldı. Bu türü bir şekilde dirilten yine indie oyunlar oldu aslında. Birçok indie oyun geliştirici geçmişi anarak side-scrolling beat’em up oyunları geliştirip bu türü canlandırmayı denedi. Aslında kendi çaplarında başarılı da oldular. Ancak sanırım hiçbiri The Takeover kadar başarılı olamadı. Pelikan13’ün Streets of Rage temelleriyle bir hayran projesi olarak başlattığı, ancak ardından The Takeover adlı başı başına bir oyuna dönüştürdüğü bu proje aslında Streets of Rage 4’ün de gelişmesine ışık yaktı. Ve aslında bir indie oyunun, arcade kültürünün ağır ağabeylerinden birisini uykusundan uyandırması büyük bir başarı. Sırf bu yüzden The Takeover bir şansı hak ediyor diyerekten ben de üstüme düşeni yaptım. Öncelikle bu tür side-scroller, beat’em up oyunlarından hikaye beklememekte fayda var. Her zamanki gibi koca bir şehri ele geçiren çetelerin arasında kalan 3 karakterle önümüze çıkanı dövdüğümüz, arcade temelli bir deneyim bizleri bekliyor. Bu tür beat’em up’larda herhangi bir özelleştirme, level up veya combo çeşitlendirme gibi içerikler de bulunmuyor bunu belirtmem gerek. Gerçekten de Metal Slug veya Streets of Rage oynuyormuşçasına bir beat’em up deneyimi yaşıyor, karşınıza çıkanı döverek stres atıyorsunuz. Ethan, Megan ve Connor olarak oynayabildğimiz The Takeover da her bir karakter farklı özelliklere, farklı silah ve kuvvete sahip. Kung Fury’den kaçmış da gelmiş izlenimini uyandıran Ethan tüm özellikleri açısından ortalamayken, Megan ise yaptığı hasar daha düşük ama oldukça hızlı, Connor ise görünüşten belli olduğu üzere hantal ama bir o kadar da kuvvetli. Ethan ile oynamasını pek beğenmediğimi söylemeliyim, çeviklii ile Megan ve laps lups diye vurmasıyla Connor beni daha çok çekti aslında. Zaten bu karakter ayrımı ise Streets of Rage’i fazlasıyla anımsatacaktır diye düşünüyorum. Çetelerin olduğu bu şehirde, bir gün bütün çeteler tek bir bayrak altında toplanıyor ve şehri ele geçiriyorlar. Karşı durmaya çalışan polisler ölüyor, bastırılıyor, devlet tehdit altında derken bu işin ucu ise Ethan ve Megan’a dokunuyor. Ethan’ın polis olmasından ötürü, göz dağı vermek adına kızı kaçırılıyor. Ethan ve Megan’ın evlatlık kızını kaçırmak gibi bir aptallık yapan çete üyeleri de kısa sürede teker teker dayak yemeye başlıyorlar. Ethan bu durum üzerine yakın arkadaşı Connor’ı da alınca, The Takeover başlamış oluyor. https://youtu.be/Dc67zJXtn48