Tales of Symphonia İncelemeler

güzel oyun

Oyunu da oynamayın animesini de izlemeyin. ikisi birbirinden rezalet

çok ortalama bi' oyun. tales serisini baştan sona sıralasak tam ortada yer alır sanıyorum. yine de eğlendiğim, hikayesini kısım kısım sürükleyici bulduğum için deneyimlenmeli diyorum. [i]oyunu [url=https://steamcommunity.com/sharedfiles/filedetails/?id=618359790] bu linkteki [/url] yamayı kurmadan oynamayın. karşılaşabileceğiniz birçok teknik sorunu çözdüğü gibi optimizasyonu da iyileştiriyor.[/i]

Döneminde oynansa gideri varmış.Harita üzerindeki hareket Mount & Blade' i anımsattı.

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde insanlar yarı-insan yarı-elf olan Desian'lar tarafından zulüm görüyormuş. Bu Desian'lar gezegenin anasını ağlatıyorlar, insan hayatlarını hiçe sayıyorlarmış. Efsanelere göre ise bu zulümden insanlığı kurtaracak seçilmiş kişi ise Iselia adlı bir kasabada doğup büyüyen güya kendi babası insan değilde melek olan bir kızmış. Velhasılı kelam bu hikaye o küçük kızın ve yine kendisi kadar önem arz eden arkadaşlarının maceralarını, yaşadığı zorlukları, birbirleri arasındaki ilişkileri ve genel itibarı ile yaşadıkları gezegenin sırlarını anlatıyor. Masalsı bir temaya sahip oyunda üstteki paragrafta belirttiğim hikaye dallanıp budaklanıyor. Oyunda 8 karakterimiz ve her birinin farklı orijin hikayesi var. Bu karakterler bir yolculukta bir araya gelip yaşadıkları eski ve yeni sorunları çözüp evreni kurtarıyorlar. Uzaktan bakıldığında basit gibi gözüksede bu oyun bir RPG olduğu için hikaye ilerledikçe derinleşiyor ve içine çekiyor. En azından genellikle böyle oluyor. Arada bir sapıtıp Shounen saçmalıklarına büründüğü de olmuyor değil. Oyunun hikayesi genel itibarıyla başarılı ve ilgi çekici. Kimi yerinde aşk kimi yerinde ırkçılık kimi yerinde entrika vs. gibi olaylar ile oyun kendini hep zinde tutuyor. Karakterlere değinecek olursak bir shounen animesindeki ana karakterin tüm özelliklerini taşıyan Lloyd; utangaç, sakar ve sevgi dolu kawaii kızımız Colette; birisi bilim aşığı diğeri ise ana karakterin yancısı olan Desian ırkına mensup abla ve kardeş olan Raine ve Genis; tsundere karakter yapısına sahip olan suikastçi Sheena; sapık ve kendini beğenmiş Zelos; içine kapanık Presea; talihsiz bir geçmişe sahip olan Regal ile bir yolcuğa çıkıyorsunuz. Genel itibarı ile tüm karakterlere bağlanıyorsunuz, kendi aralarındaki diyalogların eğlenceli olması nedeni ile rahatlıkla oyunun başlarında bile ısınıyorsunuz zaten. Ana kötü ise genel itibarı ile başarılı çizilmiş. Oynanışa geçecek olursak combat ve dungeon bulmacaları diye ikiye ayırabiliriz. Combat kısmı başlarda zorlasa da alıştıktan sonra ve oyundaki mekaniklerinde açılması ile eğlenceli bir hal alıyor. Combat kısmında 8 farklı karakteriniz olmasından mütevellit oynanış çeşitliliği sunuyor olsa da genellikle çoğu kişi oyunda en göze çarpan kişi olan Lloyd ile oynayacaktır fakat ikinci bir oynanış için açık kapı aralığı bırakıyor. Dungeon bulmacaları ise maalesef ki oyunun en zayıf noktaları ki bence hiç olmasalardı daha iyi olurdu. Zira bu bulmacalar eğlenceden uzak ve ıstırap verici. Özellikle Zelda vs. oynamış bir insansanız canınız sıkılacaktır. Hem hikayeyi bölüyorlar hem de karakterlerin hareketlerinin combat dışındaki zamanlarda pek akıcı olmamasından mütevellit insanı bezdiriyorlar. Karakter gelişimi olarak ise ben genel itibarı ile geliştiğimi hissettim ki hem özel hareket olarak hemde karakter ekipmanı olarak oyun sizi doyuruyor. Tek beğenmeyeceğiniz kısım olursa yemek kısmı olur ki oyuna konmasa bile olurmuş zira hem para bolluğu hemde sağlık büyüleri sebebiyle pek ihtiyacınız olmuyor. Grafik olarak ise oyun cidden çok iyi duruyor. Her ne kadar günümüz teknolojisini kullanmasa da grafik tasarımı olarak masalsı bir atmosfere sahip olması ile eskiliğini örtbas ediyor. Müzikler ise genel itibarı ile çok akılda kalıcı olmasalarda fena değiller ki özellikle Opening'i çok iyi. Hikaye:8/10 Oynanış:7/10 Grafik:8/10 Genel Toplam:7.7/10

Eğlenceli, ama zamanının acısını yaşatan bir oyun. Sinir bozucu puzzlelar, oyun süresini artırmak için yapılmış gereksiz uzatmalar, anlatması spoiler olacak bazı etkinlikler... Gene de ToS oynadığım ilk JRPG, oyunu satın aldıktan ancak 3,5 yıl sonra oyunu bitirebildim. Karakter güçlendirmesi epey derin ve savaşlar oldukça eğlenceli. Kendini fazla tekrar ettiğini düşünmesem de sıkıldıkça farklı karakterlere geçip onlarla oynamak nadiren hissettiğim monotonluğu alıp götürdü. Aslen bu incelemeyi oyun hakkında düşüncelerimi gelecekte unutmamak için yazıyorum ama Steam'de incelemeleri özel tutma gibi bir ayar yok, o yüzden böyle gidiversin. Eğer ToS'un eskiliğini göz ardı edebilecekseniz alınabilecek bir oyun olduğunu düşünüyorum ben, indirimlerde görürseniz tabii ki.

Çok çok tatlı bir oyun :) Tales of serisiyle ilk karşılaşmamdı ve benim için yeri özel :) Artık iyice yaşını belli ediyor ama tam bir klasik.

[i]“Biliyorum. Bu dünyada pek çok üzücü şey var. İfade edilemeyen hisler. Anlayamadığım düşünceler. Yeni fark edilmiş bir söz. Ama biliyor musun? Bu dünyayı seviyorum. İşte bu yüzden, dünyayı korumak istiyorum...”[/i] Colette Brunel, Sylvarant’ın seçilmiş kişisidir. İyi kalpli ve utangaç bir genç kız olan Colette’nin en yakın arkadaşı Lloyd’dur. Lloyd, bir yetimdir ve Dirk adında bir cüce tarafından evlat edinilmiştir. Lloyd, Colette’ye karşı derin sevgi beslese de bir türlü ona açılamamıştır ve Colette’nin yolculuğa çıkacak olması onu çok üzmektedir. Colette ise bu yolculuğu tamamlayıp dünyayı iyileştirmek, dünyanın güzelliklerini korumak ve Lloyd ile huzur içinde yaşamak istemektedir. Ancak bu yolcuğun tamamlanmasını istemeyen bazı güçler vardır. Bu harika hikayenin devamını merak eden herkesi Tales of Symphonia'ya bekliyorum. https://www.youtube.com/watch?v=Ho0qMGce59g