SiN: Gold İncelemeler

Efsane.

Güzelmiş.

Çok fazla oyundan atıyor. Her şeyi denedim.

Gold sürüm nereden geliyor? SiN, 2020 Mart ayında hiçbir açıklama yapılmadan garip bir şekilde satıştan kaldırılmıştı. Stephen Kick, Twitter'dan oyunculara endişelenmemeleri gerektiğine dair güvence verdi, dediğine göre "büyük bir nedeni" vardı. Gold Edition modernize edildi ve SiN: Gold olarak geri döndü. Daha önce, Steam'deki SiN sürümünde GOG'da bulunan bir genişletme paketi de eksikti. Gold sürüm doğrudan Wages of Sin'i de destekler. Standart silah ve farklı düşmanların ötesinde birkaç ekstra unsurlar içerir. SiN'in devamı niteliğindedir. [h1]SiN'i görmezden gelmek günah olur[/h1] SiN ilginç bir geçmişi olan çok sıra dışı bir oyun. 90'lı yıllarda, insanlar hızla first person shooter oyunları ile şımartılıyordu. 1990'ların sonundaki tüm ünlü büyük bütçeli shooter oyunlarından -Quake, Jedi Knight, Unreal, Half Life- Ritual Entertainment’ın uygun bir şekilde adlandırılan SiN'i muhtemelen daha az bilinenlerden biridir. Oyunun arkasındaki ekip, o zamanlar Hipnotic Software olarak bilinen bir şirket olan Quake’in Scourge of Armagon mission paketinin yaratıcılarıydı. SiN, tam olarak piyasaya sürülmeden önce first person shooter topluluğunda büyük bir ilgi uyandırmıştı. Quake 2 motorunun son derece gelişmiş bir sürümünü kullanmakla kalmıyor, aynı zamanda çeşitli Quake ve Quake 2 modifikasyonları ve görev paketleri ile ünlü harita tasarımcıları ve geliştiricilerinden oluşan bir ekip tarafından yapılıyordu. Geliştirme 1997 yılında, Quake 2 motoruyla başladı, ancak şirket oyunu kötü şöhretli bir hatalı durumda erken piyasaya sürdü. Bazı teknik sorunlar içeriyordu, ayrıca oyunun demosunda bir CIH virüsü bulundu, bütün bunlar oyunu kötü şöhretle anılmasını sağladı ama SiN bugün bir kült haline döndü. [h1]Ve şimdi Elexis'in günahlarının bedelini ödetme vakti[/h1] SiN, inanılmaz bir tek oyunculu deneyimde çeşitli görevlerin etrafını saran karmaşık bir hikayeye sahiptir. Temel amacınız, yasa dışı ve ölümcül bir DNA virüsünün yayılmasından sorumlu olan örgütü bulmak ve durdurmaktır. Her görevin tamamlanmasından sonra hikaye ileriye doğru ilerler ve gizemler ortaya çıkar. 2037'nin bir siberpunk geleceğinde geçen, terk edilmiş binalar ve metrolar gibi şehir temelli birçok yerden geçerek büyük kötü Elexis Sinclaire'nin gizemli mekânlarına doğru ilerleyeceksiniz. Hikaye şöyle devam ediyor: 2027 yılında, Freeport şehri çöküşün eşiğindeydi. Suç ve uyuşturucu baronları, şehir polis gücüne karşı üstünlük kazandılar ve aşırı yük altındaki hükûmetin karşılık verecek parası ve gücü yoktu. Hükûmet, Freeport şehrinde tam bir kaos ve anarşiyi önlemek için, bireysel şirketlerin özel kuvvetler adı verilen kendi özel güvenlik güçlerini oluşturmalarına izin veren bir yasa tasarısını kabul etti. Birçok güvenlik örgütü oluşturuldu, ancak John Blade önderliğinde kurulan HardCorps diğerleri arasında öne çıkarak suçun önlenmesi ve ortadan kaldırılmasına öncülük etti. Oyunun başlangıcında, kendinizi bir banka soygununa doğru giderken bulacaksınız. Ve böylece yolculuğunuz başlıyor... Oyun gerçekten çok güzel ilerliyor ve her görev farklı. Birinde banka soygununu durdurmanız ve bir diğerinde laboratuvara girip bilgi çalmanız gerekecek. Her görev ayrıca fantastik seviye tasarımlarına sahip. Bu başka bir noktayı ortaya çıkarıyor -ayrıntı. En dikkat çeken şey düşmanın yapay zekası ve gerçek hasar etkileridir. Bu, kötü bir adamı kafasından vurup tek seferde onu öldürebileceğiniz anlamına gelir. Ya da onu bacağından vurmaya karar verebilirsin, bu da düşmanın yere düşmesine ve hareketini engellemesine neden olur. Bu oyunun Half-Life tarafından gölgede bırakılmış olması gerçekten utanç verici, çünkü olduğundan çok daha fazla ilgiyi hak ediyordu. SiN ilk çıktığında pek çok ilginç özelliğe sahipti, oyun sadece Duke Nukem'in nesneler arasında etkileşim ögesini almakla kalmadı, belirli seviyelerdeki seçim eylemleriniz daha sonra ilerleyişiniz üzerinde doğrudan bir etkiye sahip ve ayrıca tüm süreç boyunca izlenecek birden fazla yol var. Belli seviyelerde yaptığımız veya yapmadığımız seçimler gelecekteki eylemlerinizi mi etkiliyor? Vay canına. SiN, türün o zamanlarda sunabileceği sınırları gerçekten zorlayan yeni bir FPS türü oldu. 1998 yılının en yenilikçi özelliklere sahip gelişmiş FPS oyunuydu. FPS türüne bazı yeni özellikler getirdi ve bunlardan biri konumsal hasardı. İlginç özelliklerden biri, yerel hasarı kullanan ilk oyun olması. Bütün bunlar 90'lı yıllarda akıllara durgunluk veren bir özellikti! İşleri daha da keyifli hale getirmek için, oyun size iyi bir silah cephaneliği verir. SiN, toplamda on iki olmak üzere ağır bir silah cephaneliğine sahiptir. Varsayılan silahınız bir tabancadır veya yumruklarınızı kullanabilirsiniz. Çok çeşitli makineli tüfekler ve saldırı tüfekleri, roketatarlar ve plazma/lighting silahları vardır. SiN ile ilgili ilk fark ettiğim şeyler güzel ve gerçekliğe dayalı seviyelerdi. SiN, Quake II motorunu kullansa da, Q2 imzası olan mavi, kırmızı ve sarı tonlardan hiçbir iz yoktu. 16 bitlik dokuların yapabildikleri gerçekten şaşırtıcı. SiN'deki grafikler gerçekten çok iyi. SiN, gerçekçi çevresini parlak renkler ve iyi aydınlatılmış alanlarla vurgular. SiN'ın parlak seviyeleri, Quake'in karanlık, gotik temasından büyük bir sıçrayıştı, ancak bazen geçilemez karanlığı beni bir fareden daha kör hissettirdi. Işık çubuklarını aydınlatma olarak bulabilirken, yaydığı küçük parıltı, aydınlatılmamış odaları aydınlatmaya az yardımcı oldu. Bir el feneri özelliği uygulamak, karanlık seviyeleri çok daha eğlenceli hale getirebilirdi. Dağınık karanlık alanların yanı sıra, SiN'deki seviye tasarımı şaşırtıcıydı, yenilik ve etkileşim seviyesi eşsizdir. Etkileyici seviyesini tamamen yeni bir boyuta taşıyan küçük ayrıntılar için çok zaman harcandığını hemen söyleyebilirsiniz. Oyundaki nesnelerin bir kısmı kullanılabilir veya kırılabilir -sifonu çekilebilen tuvaletler, açılan duşlar, açılan dolap ve çekmeceler, gıcırdayan ahşap plakalar, kırılan köprüler, erişilebilir ATM'ler ve bilgisayarlar, çalışan telefonlar, sürebileceğiniz araçlar, kırılabilir ışıklar, bardaklar, masalar, sandalyeler, resimler, kitaplıklar, saatler, pencereler ve daha fazlası… Level'lerin kendisi de görülmeye değer bir manzaraydı. Oyun boyunca en çok beklediğim tek şey, bir sonraki seviyenin nasıl olacağını ve ne tür küçük ıvır zıvırlara sahip olacağını görmek için beklemekti. Belirli seviyelerde, yapay zekânın yaptığı ve "Vay canına, bir filmdeymişim gibi hissediyorum" hissini büyük ölçüde artıran senaryolu diziler de vardır. Normalde 90'larda çıkan tek oyunculu bir 3D shooter oyunundan beklemeyeceğiniz sahneler, örneğin bir düşmanın masayı tekmeleyerek siper olarak kullanması şaşırtıcıydı. Oyunda ilerledikçe seviye tasarımında bazı kusurlar buldum. Başlangıç ​​olarak, oyun biraz fazla uzadı. Oyunun ilk bölümündeki tüm seviyeler mantıklıydı. Bir amaç, bir görev vardı ve sürekli yeni manzaralarla karşılaşıyordum. Ancak, oyunun ortasından sonlarına doğru, Ritual'ın sadece oyunu daha uzun süre sürüklemek istediğini hissettim. Müthiş, akıcı, sürükleyici bir tek oyunculu deneyim olarak başlayan şey, Quake benzeri bir "kötü adamları öldür, anahtarı bul, kapıyı bul, düğmeye bas" çıkış seviyeli bir oyuna dönüşmeye başladı. Neyse ki, bu cansız seviyeler, SiN'in içerdiği birçok seviyenin yalnızca küçük bir bölümünü oluşturur. Etkileşimli öğelerin oyunu daha eğlenceli hale getirdiği konusunda hemfikir olmama rağmen, bazı nesneler etkileşimli olmadığında, tutarlılıktan başka sebepsiz olmaları gerektiğinde biraz hayal kırıklığı yarattı. Bunun bazı örnekleri, kullanılamayan banyo lavabolarından birkaçı ve aynalarda yansımaların olmaması (Duke'da bile vardı). Yine de SiN çok sağlam bir oyun. İtiraf etmeliyim ki bu oyunu beğendim ve oynarken çok eğlendim. First person shooter hayranıysanız, SiN hayal kırıklığına uğratmayacaktır. İlgi çekici bir hikayesi, yenilikçi özellikleri ve bolca espri tarzı olan harika bir tek oyunculu oyun.

Çocukken korsancıdan alıp hevesle eve gelip oynamaya koyulduğum bir oyundu The sin ancak o dönemki bilgisayarımın gücü oyuna yetmemişti ve kasıyordu ve malesef mouse da çalışmamıştı bu yüzden oyunu bitirememiştim yıllar sonra çocukluktan kalma bir hırs olduğundan tekrar satın alıp oynamaya koyuldum tam 26 sene sonra oynayacağım derken elektrikler gitti xD 10 dakikalık bekleyişten sonra memleketimin üstün alt yapısı sağolsun geri geldi ve oyuna başladım oyunun çözünürlük ve mouse desteğini günümüze uygun yapmışlar performans sorunu yok Hikayesi çok iyi olmasa da ortalama diyebiliriz oynanış olarak hala keyif veriyor lakin çıktığı yıla göre bile abzürt buglara sahip mesela dolaptan mermi almaya calısıyorsunuz kapağı açıyoruz mermiyi almak için tekrar E ye bastıgımızda kapı kapanıyor ve orada sıkışıyoruz oyun boyunca yaratıklardan çok kapılara öldüm desem abartmış olmam heralde açtığım kapının otamatik kapanması gibi bir saçmalık var açtın kapıyı 1 adım attın düşmanla çatışıyorsun tak kapı kapanıyor suratına ölüyorsun bu konuda düşmanlardan daha başarılı bir rakip diyebiliriz oyunla eskiden bir münasebetiniz yoksa ve güncel mekaniklere alışıksanız sizi baya bilir

SİNAN AKKOL İLE RETRO OYUNLARI İNCELEDİK: SiN ve HALF LIFE! Gözümü açtığımdan, kendimi tanıdığımdan beri oyunlarla içli dışlıyım. Kendimi bildim bileli evimde bulunan Nes (Kasetli Atari) ile başlayan oyun serüvenim, PlayStation 1, PlayStation 2, Bilgisayar ve diğer oyun platformlarıyla devam ederken, daha okuma yazma bile bilmiyorken televizyonda konunun oyun gündemi olduğu bir akşamda Sinan Akkol 'u tanımıştım. Çok ufak yaşlarımdan beridir hayranı olduğum, çok sevgili, sayın Sinan Akkol abimin de katılımıyla, Level dergisinde 1999 Yılının Ocak ayı sayısında kendisinin incelediği SiN isimli oyunu bu sefer birlikte inceledik. Aynı zamanda Retro oyun gündemine, 90'lardaki oyun ekolüne ve batan oyun firmalarına da değinmeden geçmedik. Benim için YouTube kanalımın şu ana kadarki en değerli videosuyla karşınızdayım. Videoya katılımı ve bana unutulmaz bir anı bıraktığı için Sinan Akkol'a sonsuz teşekkürler. Ayrıca videoyu hazırlamamı sağlayan Arif Eren Balcı ve kamera arkasında yoğun desteklerini esirgemeyen Akın Can Güler ve Damra Can Erol'a da teşekkür ederim. https://www.youtube.com/watch?v=j_8HXsR3qmY&t=421s&ab_channel=MustafaKadir