Big Pig İncelemeler

ts so fun

İlk başta “Pih”in görsellerine bakınca klasik bir indie platformer sandım. Hani birkaç düşman, biraz zıplama, biraz da nostaljik atmosfer… Ama oyunu oynamaya başladığımda anladım ki burada garip bir şekilde bağımlılık yapan bir şey var. Her şey o kadar kaotik ama o kadar da kontrollü ilerliyor ki, başta anlam veremediğin fizik motoru bir anda seni oyunun merkezine çekiyor. Ragdoll animasyonları, düşmanların uçuş şekli, çevrenin dağılma hissi… her biri o kadar tatmin edici ki, "bir level daha geçeyim" derken saatler geçiyor. Her bölüm kendine has bir tempo sunuyor ve 52 seviyenin hiçbiri birbirinin aynısı gibi hissettirmiyor. Domuzları patlatmak, yiyecekleri toplamak... kulağa ne kadar anlamsız geliyorsa, oynarken bir o kadar anlamlı oluyor. Özellikle boss dövüşleri beni ciddi anlamda şaşırttı. Basit bir arcade deneyimi beklerken, birden öğrenmen gereken mekanikler, doğru zamanlamalar ve sabır isteyen taktiksel çatışmalarla karşılaştım. Hikâye yok, anlatı yok ama bu bir eksiklik gibi durmuyor. Çünkü oyun zaten bir şey anlatmak istemiyor, sadece sana “oyna” diyor. Ve bunu o kadar dürüst ve saf bir şekilde yapıyor ki bu sade yapı, günümüzde hikâyeyle şişirilmiş oyunların yanında nefes aldırıyor. Eksik yanı var mı? Elbette. Belki daha fazla içerik, belki daha çeşitli düşmanlar olsa tadından yenmezdi. Ama ne yalan söyleyeyim, bu hali bile fazlasıyla yeterli. Ucuz, kompakt, eğlenceli. Bugün keşfetmiş olmaktan çok memnunum. Eğer aksiyon seviyorsan, fazla düşünmeden kendini oyunun içine bırakabileceğin bir şey arıyorsan, “Pih” tam aradığın şey olabilir. Kesinlikle 5 yıldızı hak ediyor.