Oynama Süresi:
2015 dakikalar
[table equalcells=1]
[table]
[tr]
[td]🕯️ Hikaye[/td]
[td]🌕🌕🌕🌕🌕 [/td]
[/tr]
[tr]
[td]🎮 Oynanış[/td]
[td]🌕🌕🌕🌕🌕 [/td]
[/tr]
[tr]
[td]💀 Zorluk[/td]
[td]🌕🌕🌕🌕🌕[/td]
[/tr]
[tr]
[td]🖥️ Grafik[/td]
[td]🌕🌕🌕🌕🌕[/td]
[/tr]
[tr]
[td]⏱️ Tekrar Oynanır mı?[/td]
[td]🌕🌕🌕🌕🌕[/td]
[/tr]
[tr]
[td]🌕 Değerlendirme[/td]
[td]🌕🌕🌕🌕🌕[/td]
[/tr]
[/table]
[table equalcells=1]
[h1]🏰 Zindanların Dibinden Gelen Bir Haykırış[/h1]
Selamlar, 90'ların 2000'lerin Gamerları! Diablo’nun karanlık koridorlarında sabahlayan, Baldur’s Gate’in diyalog ekranlarında kaybolan bir gamer olarak, Tower of Kalemonvo’yu oynadıktan sonra klavyenin başına geçtim ve bu incelemeyi bırakmaya karar verdim. Bu oyun, sanki 90’ların o efsane ARPG’lerini modern bir dokunuşla yeniden canlandırmış gibi. Ağır şekilde Diablo ve Ultima Online bağımlısı olarak bu oyun anılarımı depreştirdi diyebilirim.
Hikayesi, oynanışı, grafikleri,haritası ve daha fazlası ile bu oyunu masaya yatıralım!
[h2]🕯️ Oyunun Hikayesi[/h2]
Tower of Kalemonvo, seni karanlık ve gotik bir kulenin dibine bırakıyor. Hikaye, klasik bir “kötülüğü yenmek için tırman” mantığına dayanıyor, ama sunumu o kadar atmosferik ki, kendini hemen o dünyaya kaptırıyorsun. Kule, gotik yaratıklar, fanatik tarikatçılar ve eski lanetlerle dolu. Hikaye doğrudan anlatılmıyor; daha çok etraftaki parşömenler, eşyaların açıklamaları ve çevre detaylarıyla yavaş yavaş açılıyor. Diablo 1’in o “ne oluyor lan burada?” hissi var, ama daha derin bir lore hissettiriyor.
Ana karakterin bir geçmişi yok, sen kimsin, neden buradasın falan, pek belli değil. Bu, bazılarını rahatsız edebilir, ama bence 90’ların oyunlarında sıkça gördüğümüz “sen bir kahramansın, hadi git dövüş” havasını güzel yansıtıyor. Kuleye tırmandıkça, her kat daha karanlık sırlar fısıldıyor. Hikaye blockbuster değil, ama o gotik, kasvetli vibe’ı sevenler için tam bir ziyafet.
[h2]🗡️ Oynanış[/h2]
Oynanış, tam bir nostalji bombası! Tower of Kalemonvo, Diablo 1 ve Throne of Darkness gibi taktiksel ARPG’lerden ilham almış. (Zaten açıklamasında yazıyor.) Burada öyle zibilyon düşmanı aynı anda biçmek yok; her karşılaşma, adeta bir satranç hamlesi gibi düşünmeyi gerektiriyor. Sınıfsız bir sistem var, yani karakterini istediğin gibi şekillendirebiliyorsun. İstersen koca bir balta sallayan barbar, istersen ateş topları fırlatan bir büyücü ol. Statlarını dağıtırken dikkatli ol, yanlış bir build seni kulede perişan eder benden demesi.
● 2 class aynı anda kullanabiliyorsunuz, Bana göre büyücü bayağı bir OP. Ben eskiden beri Warlock oynanışına hayranımdır. Bir tarafta asa bir tarafta kılıç harika bir build ortaya çıkarabiliyorsunuz. Ne yazık ki ikisini aynı anda elinize alamıyorsunuz, tam bir warlock diyemem. Fakat hızlı silah değiştirme kombinasyonu ile "Z" basarak skiller arası geçiş sağlayabiliyorsunuz.
● Skill pencerenizden skill çarkına 6 adet skill ekleyebilir ve "Q" basarak bu skiller arasında geçiş yapabilirsiniz. "A" penceresi üzerinden Birincil ve İkincil silahınızın skillini farenizin sağ tuşuna ekleyebilirsiniz. Bunu diğer skillerinizde de sağlayabilirsiniz. Bu sayede savaş esnasında "Z" basarak 2 farklı skilli dönüşümlü kullanıp bir yandan "Q" çarkından hızlı hızlı bufflarınızı vs. kullanabilirsiniz.
● Oyunda bulduğunuz büyü kitapları ile skillerinizi aktif edip, seviyelerini atlatabilirsiniz.
● Oyunda bana göre [b]Loot[/b] çok az, drop şansları yüksek seviye eşyalar için geliştirilmeli. Oyunu bitirdiğimde sadece 1 adet legendary itemim vardı. Final Boss'unu yeşil ve mavi ekipmanlarla zar zor öldürdüm.
● Ekipman mantığı diğer oyunlarda olduğu gibi burada da aynı. Giydiğiniz ekipmanlar statlarını ve skillerinizi etkilemektedir. Mesela kimi ekipmanlar var 100 STR olsa bile o itemi giydiğinde 16 STR üzerine çıkarmıyor. Bu yüzden ezbere item giymek yerine builde uygun bir şeyler daha iyi olur.
● Dövüşler, hack-and-slash’ten çok stratejik. Her silah türünün kendine has yetenekleri var: Okla sekme atışı yapma, Çift el silahlar ile dash atma vs. gibi bir çok skill mevcuttur.
● Oyunda Melee oynaması aşırı zevkli fakat bir hayli yorucu diyebilirim. Classlar arasında çok denge yok, okçu çok zayıf kalmış, büyücü aksine aralarında en güçlüsü olmuş diyebilirim.
[h2]🎨 Grafikler[/h2]
● Grafikler, 90’ların piksel sanatına selam çakıyor, ama modern bir cilayla. Sprite’lar detaylı, animasyonlar akıcı. Kuledeki her kat, karanlık, gotik bir estetikle tasarlanmış. Kanlı sunaklar, kırık heykeller, loş ışıklar... Sanki Diablo’nun Tristram katedralini 2025’te yeniden yapmışlar. Renk paleti genelde koyu, ama bu atmosferi güçlendiriyor.
[h2]🗺️ Haritalar[/h2]
● Harita, oyunun en güçlü yanlarından biri. Kule, tamamen rastgele generated dungeon sistemiyle çalışıyor. Her kat, her oynayışta farklı. Odalar, düşmanlar, ödüller... Hiçbir şey sabit değil. Bu, replay value’yu uçuruyor, çünkü her seferinde farklı bir dungeonda gözlerini açıyorsun. Buda dungeonlardaki keşfetme hissini ortaya çıkarıyor. Tam üst kata geçeceğim bir bakıyorum alt taraflarda açmadığım bir yer kalmış. Tam orayı açıyorum hooop devamı geliyor. Orayı açayım burayı açayım derken farkına varmadan bütün haritayı açmış oluyorsun. Girdiğiniz odalardaki sandıklara ve varillere dikkat edin, dungeonlar o kadar güzel dizayn edilmiş ki açmaya çalıştığınız bir sandık yüzünden bir anda tarikatçıların baskınına uğruyorsunuz.Buda ,"Bir sonraki odada ne var acaba?" , "Ulan bu sandığı açsam mı açmasam mı?" dedirtiyor :D
Haritadan bir örnek:
https://steamcommunity.com/sharedfiles/filedetails/?id=3464951014
[h2]🎶 Oyun Sesleri[/h2]
● Bir yandan müzik dinlerden bir yandan oynadığım için oyun seslerine çok odaklanamadım, fakat hepsi detaylı düşünülmüş. Arka plan müzikleri tam 90’lar havasında: Org ve koro sesleriyle dolu, insanın tüylerini diken diken eden cinsten. Ses efektleri de yerinde; kılıç şakırtıları, yaratık homurtuları, büyü patlamaları... Hepsinde o retro tat var.
[b]Genel Değerlendirme 5/5 🌟[/b]
Tower of Kalemonvo'nun hikayesi çokta derin değil, gelişime fazlasıyla açık bir oyun. Ne ara bitirdiğimin farkında bile değildim. İlk başta bu oyuna bu para verilir mi diye düşünmedim değil, en kötü 2 saat olmadan iade ederim dedim 3 saat aralıksız oynamışım ve zaman nasıl geçti hiç anlamış değilim. Farklı build imkanları,dungeonlardaki atmosfer,gotik havası beni 2000'lerde oynadığım ARPG oyunlara götürdü. Bu kadar yorum yazdık her şey nasıl 4x4'lük olur diyorsunuz, elbet eksikleri var fakat gelişeceğine inandığım bir oyun.
https://steamcommunity.com/sharedfiles/filedetails/?id=3464951065
👍 : 230 |
😃 : 24